“Bütün dostlarım öldü ya da doldurdu hapishaneleri ve ben öylesine uzağım ki rıhtımdan sade bir fırtına gibi uzakta dünyayı ...
“Bütün dostlarım öldü
ya da doldurdu hapishaneleri
ve ben öylesine uzağım ki rıhtımdan
sade bir fırtına gibi uzakta
dünyayı kaplıyor fırtına
tutuşmuş deniz
sıklaşan kasırga
ve ben parça parça.”[1]
Bizim yoldaş abimizdi; kadim Kurtuluş’çuydu; proletarya sosyalist’iydi SDP’li Ersin Önsel…
Nâzım Hikmet’in, “Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!” dizelerindeki üzere yaşayan, yaşatandı…
Onunla aynı safta, yan yana durmak bir onurdu; Onunla bu onuru paylaştık; ne mutlu bize…
2012’nin bir Ağustos sabahında bırakıp gitti bizi Ersin abi…
Şimdi o bizi bırakıp gitmişken, tarifsiz kederler içindeyiz…
Ancak O hep bizimle olacak; sokakta, mücadele ve yaşamın olduğu her yerde…
Ölümün mevsimi olmasa da, zamansız bıraktı gitti bizi; Leonardo da Vinci’nin, “İyi yaşanmış bir hayat mutlu bir ölüm getirir”; Ömer Muhtar’ın, “Ben cellatlarımdan daha uzun yaşayacağım,” sözlerini anımsatarak…
Bilir misiniz? Eski Romalılar, yitirdikleri insanların ardından “Öldü” demez, “Yaşadı” anlamına gelen “Vixit” sözünü kullanırlarmış.
Biz de Ersin abiyi, “Yaşadı” diye anımsayacağız hep.
İnsanın içini ısıtan içten, babacan gülüşü ve vakur, dik duruşuyla O, hepimize/ herkese “İsyan haktır,” dedirten bir mücadelenin, ömrün hülasasıdır.
İnsanın hasıydı, Nâzım Hikmet’in, “öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı/ yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin/ hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil/ölmekten korktuğun hâlde ölüme inanmadığın için/ yaşamak yanı ağır bastığından,” dizelerindeki üzereydi Ersin abi…
Dünyaya hep haklı bir gurur ve umutla baktı…
“Bir bütün hâlinde insanlığımız/ yunsun, arınsın diye duru pınarlarda/ alın terinin namusu kurtulsun diye/ kurtulsun diye sıcak somun/ acı soğan/ ve çiçekli basmalar/ ahdettik/ vefa ettik/ kelle koyduk/ ölen ölür dostlar/ düşmanlar heyy/ kalan sağlar” diyen Orhan Kotan’ın dizelerindeki üzere…
Biz(ler)e çocuklarımız ve ekmek, aşk ve hayat için savaşmayı öğretti.
Onunla aynı çağ ve coğrafyada yaşamış olmak bir şanstır.
Biz çok şanslıyız; Onu tanıdık ve Onunla yaşarken, Ondan öğrendik…
Ersin abimizi yolcu ederken, Turgut Uyar’ın dizelerini haykırıyoruz bir ağızdan:
“ben bir gün giderim ki neyim kalır
eksik bıraktığım her şeyim kalır.
yaz günü kim ister ki öldüğünü
eksik bıraktığım her şeyim kalır.
yaşamam bir beyazlık gibi sanki
eksik bıraktığım her şeyim kalır.
genişlerim dağılırım beyazım
ben bir gün giderim ki neyim kalır.
ben bir gün giderim ki ey diri at
elbette benim de bir şeyim kalır.”
18 Ağustos 2012 09:40:14, Çeşme Köyü.
N O T L A R
[*] Newroz, Yıl:6, No:219, 1 Eylül 2012…
[1] Edith Thomas, Fransız Direnişinin Ozanı.
SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER
Yorumlar