80'li yıllar politikadan örgütlü mücadeleye, umuttan ütopyaya ağır darbeler aldığımız, "küreselleşme" alt başlıklı gerici...
80'li yıllar politikadan örgütlü mücadeleye, umuttan ütopyaya ağır darbeler aldığımız, "küreselleşme" alt başlıklı gericilik yıllarıdır...
Bu yıllarda soru(n)=insan(sızlık)+umut(suzluk)+eylem(sizlik) üçgeninde boyverdi...
Söz konusu kesitte karşımıza çıkan, eskinin ölse de yeninin boy vermediği toplumsal çürüme+yaygın yabancılaşmadır...
Çürüme+yabancılaşma, siyasetten bilimsel faaliyete ya da teoriden örgüte "atalet"te ifadesini bulan bir "Fetret Devri"ni tedavüle soktu...
"Fetret Devri", "karşılıksız" örgütlenme "iddiaları"nın gerçekten, sınıftan, hayattan koparak işlevsizleştiği bir kaostur...
Kanımca ne çıkacaksa, -onu çözümleyerek,- bu kaostan çıkacaktır ki, bu da bir kez daha insan(lık)+örgüt(lülük) bağlamında direnişten isyana, isyandan devrime evrilmesi mümkün olan "insan(lık) durumu"nun çözüm ve tartışılmasını gerektiriyor...
80'li yıllar bağlamında -genel olarak- bunlardan söz edeceğim.
Çünkü Herbert Marcuse'nin, "Eylem sonda değil, kuramın başlangıcındadır," saptamasını çözüm için "anahtar" olarak ele alacak yazı(m); sorunsalını, Hannah Arendt'in, "Modern çağın ayırt edici niteliği, Marx'ın dediği gibi kendine yabancılaşma değil, dünyaya yabancılaşmadır,"[2] saptaması üzerine inşa ederken; 80'li yılların, bir geleceği olduğundan hiçbir biçimde emin olmayan bir kuşak yarattığı kanısını paylaşmaktadır.
Meselenin çözümü ise, "Salt umutsuzlar uğrunadır ki bize umut verilmiştir," diyen Walter Benjamin'in saptamasından hareketle Hannah Arendt'e kulak vermektir:
"Eylem her zaman bir başlangıçtır; yeni bir şeyin görünüşüdür."[3] "Eylem, şeylerin ya da maddenin aracılığı olmaksızın doğrudan insanlar arasında süregiden biricik etkinliktir."[4] "Eyleyenin başlattığı eylem sözcük aracılığıyla insansal olarak ifşa edilir."[5] Bu bağlamda "eylem yeni bir başlangıcı olanaklı kılar, anlama eyleminin diğer yanıdır."[6]
Evet, 80'li yıllar bağlamında -genel olarak- bunlardan; yani "önce söz vardı" diyenlere inat; "önce eylem vardı"; "önceleyen eylem sözü inanılır ve imkân dahilinde kıldı" gerçeğinin/ gerekliliğinin altını çizeceğim...
|
Yorumlar